Filistin Meselesinin Gerçek Yüzü...

Kıymetli arkadaşlar, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum vede biraz düşünmeye davet ediyorum. Gerçekleri görmemiz ve gerekli tehlikelere ciddi anlamda tedbirler almamız gerekir.

Felaket senaryoları oluşturulmalı ve gerekli tadbikatlar toplumsal katılımla yapılmalı zira bir okulun yangın uyarı sistemini çalıştıramayan bir öğretmen, hizmetli, öğrenci topluluğu yarın üzerimize gelecek bir savaş durumunda ne yapacağını, nasıl yapacağını bilmeyen bir insan kitlesi heba olur. Açlık ve sefalet ile türlü hallere düşer.

Coğrafyamız çok zengin olmak ile birlikte çetin iklim şartları ile mücadele ister. Bizi elektrirk ve türevleri enerjiye mahkum etmek zaten toplu bir kıyım anlamına gelir zira biz enerji üretmeyi bilmiyoruz. Öğreticilerimizde bilmiyor! Soğuğun kemiğe işlediği gecelerde en fazla bir hafta içinde kimse kalmaz, her insana donarak ölür.

Ges'ler (Güneş Enerji Santralleri) açık hedeftir bir savaş durumunda çok rahat imha edilebilir.

Hes (Hidro, su ile elektrik üretme santarlleri. Biz bu noktada gerçekten çok zenginiz, derelerimizin üzerine kuracağımız değirmenler bile bir evin ihtiyacını ziyadesi ile karşılar.
Başlıktan çok uzaklaştık sanmayın, en büyük felaket senaryosu tamda burda başlıyor.

Kendinden başka otorite tanımayan, Sözde koskoca Abd yi ite çeviren Siyonistler. Bunlar gerçek anlamda sapkın insanlar, kendilerini yaratıcı ile aynı güçte hissediyor ve hatta senden aldım yönetim bende diyor tıpkı Nemrut gibi.
On yıllardır parça parça gasp ettiği Filistin topraklarının artık hepsini istiyor ve azgın bir köpek gibi ağzından yapış yapış salyalar dökülüyor. Buraya kadar en bildiğim en doğru bu, Şimdi ikinci evre ve şimdiki zaman yaşananların aynısının bizim başımıza gelme ihtimali.

BOP, Büyük Orta Doğu yani Büyük itrail in kurulması, Allah'ın izni ve yardımıyla bu hayalden öteye geçemez de biz en kötüyü düşünüp çözüm yollarını arıyalım.

Fırat ve dicle nehri arasındaki topraklar, yani atamız Adem a.s. dan beri insanlığın yaşadığı ana vatan. Bir ucunda yani kuzeyin de biz varız.

Biz ne durumdayız?

İşte tam burada gerçekten biraz düşünmenizi istiyorum, gazzedeki savaşın aynısı bizim başımızda olsa şu anda, ne yaparsınız.

Hak bela yazmaz kul azmadıkça.

Biz bu hayatın hakkını vermeden beleş yaşamaya çalışırsak yani çalışmaz, doğru, iyi, faydalı, zaruri ihtiyaçlarını üretmeyen bir toplum olursak köleler gibi sahiplerimizin önümüze kemik atmasını bekleriz.

Biraz ağır mı? oldu, bırakın olsun. Şuan bu Ağrı'mızın Gazze gibi bir savaşın içinde kaldığını hayal edin, beni çok iyi anlayacaksınız.

Ey şehrim insanları, hepinizin ne yaptığınızı ve nasıl yaptığınızı görüyorum. Artık doğruya yani aslına dönme vaktin gelmedimi, bıkmadınız mı hayvansal formda yaşamaktan. Bakın size empoze edilen hayat ne kadar basit, "ye, iç, seviş. yapabiliyorsan lüks içinde bunları yap" Hayvansal yaşam formu dediğimiz yaşamsal şeklin açılımı bu kadar basittir.

Ey aklı başında bu yazıyı buraya kadar okuya bilen arkadaşım, uyanma ve birlik olma vakti gelmedi mi? hala saçma sapan bahaneler peşinde başka bir mevki ve para peşinde misin, ne diyeyim Allah tez zamanda uyanmayı nasip etsin.

Selam ve saygılarımla..

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Bora Erim - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kent04 Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kent04 hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kent04 editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kent04 değil haberi geçen ajanstır.