SEÇİMİN ARDINDAN

Mücadele uzun soluklu bir yoldur.

Evet seçimleri AKP ve koalisyonu kazandı. Ama öyle ama böyle, milli irade böyle tecelli etti.

Kaybetme psikolojisi ile karşı tarafa küfür etmek, seçmenini küçük düşürücü söylemlerde bulunmak, zekâları ile alay etmek son derede haksız bir tutumdur. Zaten kaybettiren argüman tam da bu. Adama küfür ederek oyunu alamazsın.

Muhalefetin, neden kazanamadık sorusunu önüne koymadan, karşı tarafın seçmen kitlesini suçlayıcı tutum alması, zaten başlı başına bir kaybetme nedenidir.

Değişim umudunun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bile KAYBEDİYORSANIZ, kazanmak için ortaya koyduğunuz yöntemleri gözden geçirmek, sorgulanmak zorundasınız.

Seçim kazanmak bir taktik savaşıdır, santrançtır. Kaybettiysen, ayağa kalkmayı deneyeceksin.

Türkiye'de aşırı kutuplaşmış %50 - % 50 uçlar var artık. Bu uçlar kırılmadan toplumun normalleşmesi maalesef çok uzak bir ihtimal artık.

Artık AKP'de kendisine oy vermeyenleri ötekileştirici bir dille konuşuyor. Cumhurbaşkanının balkon konuşması adeta muhalefete savaş ilanı niteliğindeydi. Son derece ötekileştirici, toplumu düşmanlaştırıcı bir tonla devam etti balkondan.

Ama yine de en büyük eleştiri muhalefete. Ötekileştirmeden uzak bir dille, yarın seçim olacakmış gibi başlamalılar gönül almaya.

Oy vermeyen kitlenin isteklerine kulak kabartarak, karşı mahalleyi ikna etmeliler.

Seçimden hemen sonra sosyal medya üzerinden küçük düşürücü söylemler unutulmuyor işte. Bu söylemde bulunanların söylemelerine tepki gösterilmeli. Yanlışta ısrar edilmemelidir.

Sonuç olarak iktidar tarafı demokrasiyi, muhalefet tarafı seçimi kaybetmiştir.

**
Bir sözüm de mülteci politikasına;
Evet ben de Suriye'lilerin ülkelerine dönmesi taraftarıyım ama bunun insan hakları temel çerçevesinde yapılmasını da savunanlardanım. Mülteci düşmanlığı ırkçı bir hastalığa dönüşmüş durumda.

Daha demokratik yarınlar için hep birlikte mücadele etmek dileği ile...